6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 795. maddesinde çeklerin görüldüğünde ödeneceği; buna aykırı kayıtların yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda, çekte yazan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilen çekin hamile ödenmesi gerekir.
Kanun koyucunun buradaki amacı, çekin hukuki açıdan bir kredi aracı olarak değil, ödeme aracı olarak kullanılmasını sağlamaktır. Ancak TTK’ya nazaran özel kanun statüsünde bulunan 5941 sayılı Çek Kanunu’nun yer alan hükümler uyarınca çekin ileri tarihli olarak düzenlenmesi, yani çeke vade konulması mümkün olabilmektedir.
Bilindiği üzere, ileri tarihli veya diğer ismiyle vadeli çek, hukukumuzda yasaklanmamış olup; uygulamada, karşılıksız çıkması halinde keşidecinin ağır yaptırımlara tabi olması, ileri tarihli çekin teminat aracı olarak kullanılabilmesi ve keşideci, çekin lehtarının eline fiilen geç ulaştığı gibi durumlarda ileri tarihli düzenlenebilmektedirler.
Ticari hayatına çek ile devam eden çoğu şirket, çek kaynaklı borçlarını ödememek veya zaman kazanmak adına, şirket yetkilisi değişikliği ile işbu çeklerde yer alan imzalara itiraz etmekte, borçtan kurtulma yoluna gitmektedir.
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunun ispat külfeti ise, Senedi elinde bulunduran alacaklıdadır. Dolayısıyla şirket yetkilisi değişikliği halinde, ispat külfeti altında olan alacaklı tarafından çekin ileri vadeli verilmiş olduğunun ispatı hayati önem teşkil etmektedir.